top of page

Pandemi insanların Duygusal Zekasını Nasıl Etkiledi?

  • Yazarın fotoğrafı: Six Seconds
    Six Seconds
  • 22 Tem 2021
  • 4 dakikada okunur

Pandemi sürecinde iyimserlik, risk ve daha pek çok duygusal zeka yetkinliğinin değerlendirildiği Dünya’nın en büyük araştırmasından önemli sonuçlar.


Duygusal zeka (EQ) global ölçekte düşüş eğiliminde. Stres, yalnızlık ve korkunun hakim olduğu bir yılda bu pek de sürpriz sayılmaz. Ancak verilere daha yakından bakıldığında, pandeminin belirli yaş gruplarını ve demografiyi nasıl etkilediğine dair bazı enteresan nüanslar söz konusu. Bunlara daha detaylı baktığımızda ise geçtiğimiz yıl toplu olarak kaybettiğimiz bazı duygusal zeka becerilerine yeniden yatırım yapmamızın neden ve kesinlikle gerekli olduğu ortaya çıkıyor.


Pandemi İyimser Bakış Açımızı Sarstı: 2020'de Kendinizi Yorgun Hissettiniz mi?

2020 yılında Dünya genelindeki SEI (Six Seconds Duygusal Zeka) Assessment’larını değerlendirdiğimizde seçenekleri görme yeteneği olarak tanımlayabileceğimiz “İyimserliği deneyimlemek” yetkinliği %5 düştü. İşbirliği, imgeleme ve risk alma gibi ilgili yetkinliklerde küresel olarak %10'dan fazla düşüş görüldü.


Nörobiyolojiye bakıltığımızda, bu düşüş anlamlı görünüyor. İnsan stres hissettiğinde biyolojik olarak daha az şefkatli ve daha az yaratıcı olmaya programlanmıştır. Böyle zamanlarda geleceğe dönük hedeflerimize daha az odaklanırız. Vücut, odağını daralttığı, enerjiyi koruduğu ve önündeki tehditten başka hiçbir şeye odaklanmadığı için bu sistemleri kelimenin tam anlamıyla kapatır.

Ancak bu eğilimimizle ilgili iki büyük sorun var:

Birincisi, stres tepki sistemimiz, uzun vadeli varoluşsal tehditlerle değil, ormanda sizi takip eden bir kaplan gibi somut, geçici tehditlerle başa çıkmak için gelişmiştir. Haftalarca veya aylarca yüksek strese maruz kaldığımızda, bu durum bizde bitkinliğe ve tükenmişliğe yol açar; son 1.5 yıldır yaşadığımız tam olarak budur.


İkinci sorun ise iyimserliğin gerçekten önemli olmasıdır. İyi kararlar vermek, kaliteli ilişkilere sahip olmak, etkin bir şekilde çalışmak ve zihinsel ve fiziksel sağlığı korumak gibi önemli sonuçlara ulaşmamızla güçlü bir şekilde ilişkilidir. Daha iyimser kişilerin saydığımız bu alanlarda daha etkin olabilme olasılığı, iyimser olmayanlara oranla 8 kat daha fazladır. Değerlendirdiğimiz 8 duygusal zeka yetkinliği içinden muhtemelen en önemli olanı Dünya genelinde 2020'de en çok gerileyen yetkinlik oldu. Yalnız ilginç bir şekilde, bu gerileme herkeste aynı olmadı.


İyimserlikteki Gerileme Gençlerde Daha Belirgin!

Üzerine düşünmemiz gereken bir durum söz konusu; pandemi iyimserlik yetkinliği açısından gençleri büyük yaş gruplarından çok daha fazla olumsuz etkiledi.


Yandaki grafikte görüleceği gibi, 45 yaş üstü kişilerde hafif bir artış yaşandı. Peki pandemi neden gençlerin iyimserliğini yaşı büyük insanlardan daha yoğun şekilde etkiledi?

Araştırmayı yürüten araştırmacılardan biri olan Joshua Freedman, bunun yetişkinlerin daha yüksek yapısal kararlılık seviyelerinden kaynaklanabileceğini öne sürdü: Çalışma ortamı değişirken çalışma devam etti. Aile sorumlulukları değişse de, ebeveynler hala çocuklarla ilgileniyordu. Yaşı daha büyük yetişkinler bu “çapalara” halen sahipken, gençlerin yaşamları daha fazla alt üst olmuş durumda; onların yaşadığı kaos daha fazla. Farklı yaş gruplarının pandemiyi nasıl deneyimlediğini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak daha ileri seviyede araştırmalar gerçekleştirmek insanların daha iyi toparlanmalarına yardımcı olabilir.


Diğer taraftan 2020'de tüm yaş grupları arasında artan bir duygusal zeka becerisi var.


Tek Bir Aykırı Değer: Hangi Duygusal Zeka Becerisi Vazgeçilmez Oldu?

Bu grafikte 2020'de bir yetkinliğin diğerlerinin tersi yönde hareket ettiğini gözlemleyebilirsiniz.

Bu çalışmada ölçülen 8 temel duygusal zeka yetkinliğinden yalnızca 1'i 2020'de arttı: Seçimlerimizin maliyetlerini ve faydalarını değerlendirme yeteneği olan “Sonuçları Düşünmeyi Uygulamak”. Hepimiz bu yıl bu kasları güçlendirmek için bol bol pratik yaptık.

Şu anda markete gitmek güvenli mi? Arkadaşlarımı ve ailemi görmek soruna yol açar mı? Bayram’ı birlikte kutlamak iyi bir fikir mi? Restoranda yemek nelere yol açabilir? gibi.


Pandemi, bizi daha önce hiç olmadığı kadar bu hesaplamaları yapmaya – geçmişte olduğu gibi kabul ettiğimiz şeylerin artılarını ve eksilerini tartmaya – şartladı. Bu yetkinliğimizi iyi kullandıysak, bu bizim ve sevdiklerimizin güvenliğini sağlamamıza yardımcı olmuştur. Ne var ki bu, aynı zamanda, bize uzun vadeli riskler getirebilecek bir eğilim yaratmış da olabilir. Kriz zamanlarında yüksek ihtiyat duygusu değerlidir; ancak bu zamanla yeniliği ve yaratıcılığı sınırlayabilir. Bu yetkinlik bizi risklerden uzaklaştırır ve güvenliğe doğru çeker. Bu, yüksek stres altında anlaşılabilir. Güvenli hareket etmenin pandemide avantajları vardır; ancak aynı zamanda kesinlikle bir bedeli de olacaktır.


Birçok ülke pandeminin yeni bir aşamasına girerken, kasıtlı olarak yeni bir umut ve iyimserlik tutumu seçmenin zamanı geldi gibi görünüyor. Freedman, “Her zaman güvenli oynamak yerine, olasılıklara ve bilinmeyene açık olmaya yeniden uyum sağlamalıyız” diyor. Milyonlarca insanın hala virüsle boğuşması; düzinelerce ülkenin aşı kıtlığıyla karşı karşıya olması ve pandeminin ekonomik boyutlarının henüz tam anlaşılamaması ufukta görünen sorunlarımız olabilir. Fiziksel ve ekonomik olarak iyileşmek için yapacak zor işlerimiz olsa da, belki şimdi daha iyi bir geleceğin hayalini kurmaya başlayabiliriz.


Küresel olarak karşılaştığımız büyük sorunları göz önünde bulundurursak, bunu sadece bir uğraş olsun diye yapmamalıyız. Dünyayı önemli ölçüde daha iyi bir yöne doğru hareket ettiren yeni bir normal bulmayı hayal etmemiz lazım.


Yeni Bir Normal: Daha iyi bir gelecek için iyimserlik nasıl kullanılır?

2020'de "yeni normal" terimi ortaya çıktığında, kesinlikle olumsuz bir çağrışım yaptı: "İşler eskisi gibi gitmiyor". “Alışın". “Kabul edin. "Maske artık hayatımızın bir parçası olacak” vs vs . İlk dillendirildiğinde “yeni normal”, daha kalıcı bir temelde, daha az seçeneğimiz olduğu anlamına geliyordu.

Ancak şimdi, Dünya'nın çoğu yeniden uyandıkça, “yeni normal” çok daha olumlu bir tona sahip olabilir. Hayatımızda böylesine bir duraklama - her ne kadar acı verici olsa da - hayatta bir kez karşımıza çıkabilecek bir fırsattır. Alışkanlıkları değiştirmek; nasıl yaşamak istediğimiz konusunda bilinçli seçimler yapmak ve işbirliği yapmanın yeni yollarını hayal etmek – otomatik pilotta gezinmek yerine yeni seçenekleri görmek için hepimize bir pencere açmıştır. Pandemi sürecinde yaşadığımız şekilde boş bir sayfamız bir daha asla olmayabilir.


Bu geçiş döneminden en iyi şekilde yararlanmak için iyimserliği nasıl kullanabiliriz?

Ne yazık ki dikkatimizi odaklamamız gereken konular açısından yokluk çekmiyoruz: iklim değişikliği, ırkçılık, ekonomik eşitsizlik, adalet sorunları. Hepsi kendi içinde dev konular; ancak birbirlerine de sıkı sıkıya bağlılar.


Kesin olan bir şey var; pandemi öncesinde yaptığımız şeyleri aynen yapmaya geri dönersek değişmeyecekler - bu sorunları çok uzun süredir çözemeyen aynı düşünme, hissetme ve davranış biçimleri yeni çözümler de üretemez. Bunlar biz harekete geçmedikçe daha da kötüleşmeye devam edecekler. İşte burada iyimserlik, hayal gücü ve işbirliği devreye giriyor. 2020'de belirli bir krize odaklandığımızda bu kaslar köreldi, ancak şimdi her zamankinden daha önemliler.


Türkiye partneri olduğumuz Six Seconds’ın Duygusal Zeka Modeli, 3 adımlı bir süreçtir. Bu, daha iyi kararlar almak için basit ve güçlü bir çerçeve sunar. Yukarıda önemli çıktıları paylaşılan araştırma sonrasında kendinize şu soruları sorun:

  1. Bu bilgiler ışığında ne hissediyorum?

  2. Bireysel olarak önümdeki seçenekler neler?

  3. Kendim ve diğerleri için gerçekten ne istiyorum?






 
 
 

Comentarios


bottom of page