Kafein: Duygusal Zekanın Sessiz Katili
- Murat Mühürdaroğlu
- 31 May 2020
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Haz 2020
Kafein tüketimini azaltmamız gerekiyor. Bunu söylemek, yapmaktan daha kolay!

Duygusal zekanızı artırmak için bu yazıda paylaşacağımız ipucu, şimdiye kadar duyduklarınız arasında en basit ve net olanı. Birçoğumuz için bu ipucu, günlük bir alışkanlığımızla ilgili olduğundan duygusal zekamız (EQ) üzerinde büyük bir etki yapma potansiyeline sahiptir.
Peki nedir bu ipucu? En son söyleyeceğimizi başta söyleyelim…kafeini azaltmamız gerekiyor ve bunu söylemek, her kafein sevenin destekleyeceği gibi, yapmaktan daha kolay.
Kafeinin İyi Gelen Tarafı Aslında Gerçekte İyi Değil!
Çoğu insan kafein tüketmeyi sever; çünkü bu daha uyanık hissetmelerini sağlar ve ruh hallerini iyileştirir. Birçok araştırma, kafeinin kısa vadede bilişsel görev performansımızı (bellek, dikkat süresi vb.) artırdığını göstermektedir. Ne yazık ki, bu çalışmalar katılımcıların kafein alışkanlıklarını dikkate almamaktadır. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan yeni araştırmalar, kafeinin alımına bağlı performans artışlarının, kafein içenlerde yaşanan ve kafein tüketiminin bitmesi sonrası yaşanan kafein çekilmesinin (kandaki miktarın azalması) bir sonucu olduğunu gösteriyor. John Hopkins araştırmacıları, yaptıkları çalışmada katılımcıların kafein kullanım alışkanlıklarını göz önüne alarak, kafeinle ilgili performans artışının kafein çekilimi olmadan var olmadığını gözlemlemişlerdir. Özetle, düzenli kafein kullandığımız zaman belirli aralıklarla kafein miktarı vücudumuzda azalır. İşte bu azalım anlarında kafein alımıyla vücutta bir canlanma meydana gelmektedir.
Sözün özü, vücudunuzda kafeinin azalması bilişsel performansınızı azaltır ve ruh halinizi olumsuz yönde etkiler. Normale dönmenin tek yolu tekrar kafein almaktır ve içtiğinizde sizi yeni zirvelere götürüyormuş gibi hissedersiniz. Gerçekte, kafein performansınızı kısa bir süre için normale döndürüyordur.
Kafein ve Adrenalin İlişkisi
Kafein içmek adrenalin salınımını tetikler. Adrenalin, bir tehditle karşılaştığınızda sizi ayağa kalkmaya ve savaşmaya ya da kaçmaya zorlayan bir hayatta kalma mekanizması olan “savaş ya da kaç” tepkisinin kaynağıdır. Savaş ya da kaç mekanizması daha hızlı bir tepki bulabilmek için rasyonel düşüncemizi engeller. Bu, bir ayı sizi kovalarken iyidir; ancak hoşunuza gitmeyen bir e-postaya yanıt verirken o kadar da iyi değildir. Kafein beyninizi ve vücudunuzu bu aşırı uyarılmış duruma soktuğunda, duygularınız davranışlarınızı kontrolüne alır.
Sinirlilik ve anksiyete, kafeinin en sık görülen duygusal etkileridir; ancak kafein tüm duygularınızın sorumluluğu ele almasını sağlar.
Kafein kaynaklı adrenalin artışının olumsuz etkileri sadece davranışsal değildir. Carnegie Mellon Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, yüksek dozda kafeinin kan basıncını yükselttiğini, kalbi uyardığını ve hızlı ve sık solunum ürettiğini ve düşüncelerimizin sakin ve rasyonel olabilmesi için beynimizin ihtiyaç duyduğu oksijenden bizi mahrum ettiğini keşfettiler.
Sonuç…
Uyuduğunuzda, beyniniz kelimenin tam anlamıyla yeniden şarj olur, günün anılarını gözden geçirir ve onları depolar ya da atar (rüyalarımız böyle oluşur). Böylece çevrenizdeki uyaranlara karşı dikkatli ve billur gibi bir beyinle tepki verirsiniz. Yeterli veya doğru bir uyku almadığınızda, öz denetim, dikkat ve hatırlama kabiliyeti azalır. Uyku söz konusu olduğunda beynimiz çok kararsızdır. Dinlenmiş hissedebilmemiz için beynimizin ayrıntılı bir dizi döngüden geçmesi gerekir. Bu sürece yardımcı olabilir ve kafein alımınızı azaltarak uykunuzun kalitesini artırabilirsiniz.
Kafeinin altı saatlik bir yarılanma ömrü vardır, bu da sisteminizden çıkmasının tam yirmi dört saat sürdüğü anlamına gelir. Sabah 8.00’de bir bardak kahve içtiğinizi düşünelim; akşam saat 20.00’de halen kafeinin % 25’i vücudunuzda demektir. Öğleden sonra içtiğiniz her şeyin yatmadan önce %50’si halen etkin olacaktır. Kan dolaşımınızdaki herhangi bir miktardaki kafein - artan dozla birlikte olumsuz etkileri artacak - uykuya dalmanızı zorlaştırır.
En kötüsüyle ise sonunda uykuya daldığınızda karşılaşırsınız. Kafein, REM uykusunu (vücudunuzun duyguları iyileştirdiği ve işlediği zaman derin uykuyu) azaltarak uykunuzun kalitesini bozar. Kafein uykunuzu bozduğunda ertesi gün duygusal olarak dengesiz uyanırsınız. Doğal olarak kendinizi daha iyi hissetmeye çalışmak için bir fincan kahve ya da enerji içeceği almaya meyilli olacaksınız. Kafein, duygusal engelinizi daha da arttıran adrenalin dalgalanmaları üretir. İçtiğiniz kafeinin etkisinin azalması ve uyku eksikliğiniz sebebiyle öğleden sonra kendinizi yorgun hissedeceksiniz; bu nedenle daha fazla kafein içersiniz. O akşam kanınızda daha da fazla kafeinle uyumaya çalışırsınız. Kafein çok hızlı bir şekilde kısır döngü yaratır. Bu sürecin süreklilik arz etmesi vücudunuzu ve zihninizi tüketir; özetle kafein sessiz katiliniz olacaktır.
Comments